Pireyi Nasıl Deve Yapıyoruz

Şimdi sana şunu sormak istiyorum: Sorunlarla karşılaştığında onların getirdiği strese dayanamayarak onları çözmek için gerekli olan aklını, şuurunu devre dışı bırakmak o sorunların çözülmesini kolaylaştırır mı yoksa güçleştirir mi?

ilindiği gibi, düşünceler üst beyinde, duygular ise alt beyinde oluşur.

Kişilik ve davranış arasındaki fark
– Bir kişilik vardır, bir de davranışlar. İkisini birbirinden ayırt etmek gerekir. Mesela diyelim ki Melih adında çok yakın bir arkadaşın var. Melih senin yanından geçerken yanlışlıkla suratına tükürse ne hissedersin? Melih’i mi sevmezsin yoksa davranışını mı?
– Melih’i sevmeye devam ederim.
– Melih’i seversin; ama davranışını sevmezsin değil mi? “Bir daha tükürme” diye onu uyarırsın. Peki, onu ikaz etmen, onu sevmediğini mi gösterir? Yoksa bu, davranışını mı sevmediğin anlamına gelir?
– Tabii ki davranışını sevmediğimi gösterir...

ununla birlikte her şeyi oluşturan da kişinin kendisi değildir. Bu oluşumu sağlayan şey, kişinin iç dünyasında ve benliğinin derinliklerinde var olan alt beyin adlı bu yapıdır.

Bilişsel psikoloji bu anlamda “Eğer insanın olayları değerlendirmesinde, anlamlandırmasında rol oynayan yargıların neler olduğunu tespit edebilir, onlara nüfuz ederek bunları değiştirmeyi bir şekilde başarabilirse; hayatın, olayların, kaderin insan üzerindeki etkisini ve buna bağlı olarak da kişinin hayata, insanlara, olaylara ve kadere vermiş olduğu tepkisini değiştirmek olanaklı hâle gelir” görüşünü savunur.

Örneğin; birisiyle konuşurken: “Hayat çok zor kardeşim” cümlesini kurarız. Aslında bunu söylerken bir yargıda bulunmuş oluruz. İnsanlar yaşadıkları her olayı bu inanıştan hareketle anlamlandırma eğilimi içerisinde olur. İşte böylesi yargılar zamanla inanışlar hâlini alır. İnanışa dönüşen bu yargı cümlesinden sonra da “Zaten ben dememiş miydim hayat zordur diye. İşte gördün mü?” diyerek kendi cümlemizi teyit etmiş oluruz.

gılar yer alır. Bu yargılar eğer işlevsel değilse, hayatın etkisini gereksiz yere artırıyor ve kişinin yaşadığı olayları, karşılaştığı insanları olumsuz anlamlandırmasına sebep oluyorsa; ya da yanlış anlamlandırmasına zemin oluşturuyorsa burada ‘önyargı’ faktörü gün yüzüne çıkar. Bu yargılar psikolojide inanış olarak adlandırılır. Dünya içerisinde, hayatında inançların yer almadığı hiç kimse yoktur belki de. İnsan olarak herkes hayatla ilgili çeşitli inançlara sahiptir. Bu inançlarla kastedilen şey, dinî inançlar değild

Bu yargılar eğer işlevsel değilse, hayatın etkisini gereksiz yere artırıyor ve kişinin yaşadığı olayları, karşılaştığı insanları olumsuz anlamlandırmasına sebep oluyorsa; ya da yanlış anlamlandırmasına zemin oluşturuyorsa burada ‘önyargı’ faktörü gün yüzüne çıkar. Bu yargılar psikolojide inanış olarak adlandırılır. Dünya içerisinde, hayatında inançların yer almadığı hiç kimse yoktur belki de. İnsan olarak herkes hayatla ilgili çeşitli inançlara sahiptir. Bu inançlarla kastedilen şey, dinî inançlar değildir.

İçsel faktörler, insan metabolizması ile alakalı dengelerden oluşur. Örneğin; kişide B12 vitamini eksikliği var ise, bu durum onun sinir sistemini ve duygu durumunu etkileyebilmektedir. Bununla birlikte kan şekerinin aşırı derecede düşmüş olması yine onun psikolojisini, duygu durumunu, düşüncelerini ve hatta davranışlarını da olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Yani insan vücudunun ihtiyacı olan bazı maddelerde, olması gereken seviyenin korunamaması kişiliğe etki ettiği gibi, olmaması gereken bazı maddelerin vücuda girmesi de aynı şekilde kişiliği etkileyebilmektedir.

meydana gelen her olayın üzerimizdeki tesirini belirleyen şey, bizim kendisine yüklemiş olduğumuz anlamdır. Bu anlamlandırmayı sağlayan şey ise kişinin ‘bakış açısı’dır.