Batılı insanın yalnızlığı ile bizim yalnızlığımız bir değildir. O zaten doğduğu gün yalnız bir dünyaya geldiğini bilir. Alışkındır bu yalnızlığa. Bizde durum farklıdır. Biz kalabalık bir dünyada açarız gözlerimizi. Aile, akraba, konu komşu, eş dost, arkadaş, mahalledeki bakkal, manav, kasap, metroda, otobüste, trende, vapurda, dolmuşta yanımıza oturan delikanlı ya da yaşlı teyzelerin her biri bizim kalabalıklarımızdır. Bizdendir. Onun için bizim yalnızlığımız onlarınki kadar zindan karanlığında değildir.
Onlar hayatlarını özgür ama yalnız yaşar ve ölürler. Biz ise hiç özgür olamadan, kalabalıklar içinde, bağımlılığın en koyusuyla harman olarak, hüzünle yaşar ve ölürüz.
Onun için ne onlar bizi anlar, ne de biz onları. Arada bir onlara imrensek de, biraz içlerine girip de o koyu yalnızlığın kokusu burnumuza gelince kaçacak delik ararız