enflasyon artmadığı halde, kullanılabilir gelir oldukça azaldı. Böyle bir durumda varlık enflasyonunun iyi olduğunu söylemek ne kadar mümkün? “reel ekonomi” ile “varlık enflasyon ekonomisi” arasındaki farklara daha yakından bakalım. Reel ekonomi, insanların günlük hayatlarındaki gelir ve harcamaları ifade eder. Eğer ekonomide büyüme varsa, gelirler ve fiyatlar artış eğilimi gösterir. Artan talep neticesinde de işletmeler sermaye harcamalarını arttırırlar. Ekonomi iyice ısındığında yani yeterince büyüdüğünde, merkez bankalarının sıkı para politikalarıyla bir yavaşlama (resesyon) gelir. Resesyon, sistemi temizleyerek yeni genişlemelere uygun ortamı hazırlar. Bu tipik ekonomi çevrimidir.
Varlık enflasyon ekonomisinde ise durum tamamen farklıdır. Varlık fiyatları arttıkça likidite yaratılır. Yani bankalar kredi vererek “yoktan para varetme” mekanizmalarını çalıştırlar. Bir yatırımcının 50.000 lira kredi kullanarak, 100.000 liralık bir ev satın aldığını düşünelim. Kolay para politikası devam ettiği sürece yani kredi kanalları açıksa, evin fiyatının bir süre sonra 200.000 liraya yükselmesi normal bir durumdur. Bu durumda yatırımcı evini satıp kredi borcunu kapattıktan sonra elinde 150.000 lira para kalacaktır. Başlangıçtaki 50.000 lirası ile 100.000 lira kazanmış olacaktır. Yani 2 katlı bir kaldıraç etkisi yaratmış demektir.
Eğer elindeki bu parayla yeniden ev almak isterse, arz talep gereği fiyatlar artacaktır. Bu da daha fazla kredi kullanmayı gerektirecektir. Risk ve borçlanma artarken ekonomik çevrim de balon patlayıncaya kadar devam edecektir