“Göğü biz çok sağlam bir şekilde bina ettik. Şüphesiz onu genişleten de biziz.” (Zariyat suresi, 47. ayet)
1922 yılında, Edwin Hubble adlı bir bilim adamı, bilim tarihine geçerek yardımcısı ve hiçbir eğitimi olmayan Milton Humason’la birlikte tün galaksilerin dünyadan ve birbirinden uzaklaştığını buldu. Bundan yıllar sonra ise, aynı ismi taşıyan Hubble uzay teleskobu 2000'li yılların başında tüm bunları yapılan gözlemlerle kesin olarak doğruladı ve tayftaki kırmızıya kaymanın galaksilerin uzaklaşmasının bir sonucu olduğunu buldu.
Kur'an ve Hadislerden, geçmişten günümüze kadar birçok söylenen vuku bulduğu gibi, şu ana kadar vuku bulmayanların da aksi ispat edilemediği üzere Kur'an ve Hadis, şimdiye kadar yüzde 100 doğrulukta bize gerçekleri ispat ederek zamana nasıl hükmettiğini bize gösterdi. Zamana böylesine doğrulukta hükmeden ve gaybı böylesine, Hak dostları dışında sıradan bir insanın bilemeyeceği tarzda bilen başka bir kitap ve söz yoktur.
Tabiat kanunlarını bir düşünelim, bu kanunları herhangi bir yaratıcı yaratmış ve haşa her bir kanun farklı bir yaratıcı ile yaratılmış olsaydı; muhakkak ki, er ya da geç bu kanun sahibi haşa 1'den fazla yaratıcılar arasında anlaşmazlıklar çıkacak ve kanunların birbirine yüzde 100 örtüşmediği ve hatta sürtüştüğü «kanun savaşları" ya da kanunların birbiri ile arasındaki uyumda 1 saniye dahi olsa bir dengesizlik vuku bulacaktı. Şimdi bir örnekle bunu açıklayalım; mesela kütlelerin birbirini çekim kanununa göre güneş, ay, dünyanın kendi etrafında dönüşü ve birbirleri etrafındaki yörüngesel hareketlerinin sahibi olan Tanrı, haşa başka diğer kanunların sahibi olan tanrı ile anlaşamadığında, mesela rakibine yenildiğinde, bu haşa 1. tanrının 2. tanrıya mağlubiyetinde, bu daimi kanunda bir çözülme olacaktı. Biz dahi insan olarak karı-koca kendi evimizde kavga etmediğimiz ya da tartışmadığımız 1 gün bile yoktur, İradeyi yaratan da o iradeye sahiptir ve bu kanunların birbiri ile uyumu, birbirine uhu ile yapıştırılmış zar-zor tutunan, arada çözülen birtakım kanunlar bütünü değil; tam tersine hepsi aynı kişiden çıkmış gibi kusursuz ve aynı ve daimi kanunlardır.
Örneğin; yerçekimi, kütlelerin birbirini itme-çekme kanunu, atomun etrafındaki elektronların belli bir yörüngede ve mesafede sürekli belli bir yöne dönmeleri hep tek bir yaratıcıdan çıkarmış gibi olduğunu insana bundan daha mantıklı hiçbir düşüncenin alternatif olamayacağını açıkça göstermektedir ve ispatlamaktadır. Kanunların kesinliği ve daimiliği ve birbiri ile uyumu kadar kesindir bize tek yaratıcımızın varlığı. Hatta haşa çok yaratıcılardan bir tanesi diyebilirdi ki; “Sen 10 kanun yarattın ben önceden uyuyordum bu 10'una artık vazgeçtim, anlaşma bozuldu ben senin yarattığın tabiat kanunlarından 1 tanesine uymuycam”; ama bu ise mümkün değildir. Her bir tabiat ögesi olan varlık uyduğu kanuna uymaya ve sürekli ve 1 sn. bile değişmeden itaat etmektedir. Bu ise tek yaratıcının kesinliğidir.