Namus gazı yarım litrelik, bir litrelik, iki litrelik şişelerde, beş litrelik binliklerde ve onbeş litrelik damacanalarda, yani norm üzerine beş boy kap içinde standardize edilmişti.
Dediğimiz gibi, çok duyarlı ve korunması pek zor olduğundan, birazcık ışık alıp Namus’larının rengi attığı için üzüntülerinden intihar edenler çok oluyordu. Gazetelerde sık sık, “Sahip olduğu iki damacana Namus’unun ışık alarak rengi attığı için bir tüccar intihar etti” gibi haberler çıkmaktaydı. Namus yüzünden cinayetler de oluyordu: “Şişenin tıpasını açık bırakarak Namus’unu uçurduğu için bir adam karısını öldürdü.”
“Tıpasındaki aralıktan şişede sızma sonucu havaya değinerek Namus’u yanan bir genç kız, babasından korkarak, on gün önce ayrıldığı evine bir daha dönmemiştir.”
Gazetelerde şu türlü ilanlar da sık sık görülüyordu:
“Sevgili eşim, yirmibir dereceden yüksek ısıya bıraktığı ikibinlik Namus’umuzu bozmuş olduğu için kendisine darılacağım korkusuyla mutlu yuvamızı ve iki yavrumuzu bırakarak gitmiştir. Sevgili eşim! Yavrularım, ‘Anne, anne!’ diye ağlıyorlar. Seni, ben affettim, Tanrı da affetsin! Dön gel mutlu yuvamıza. Elbirliğiyle çalışarak, bozulan Namus’umuzdan daha çoğunu kazanırız.