Mühim olan tek bir şey vardı; Clarissa’nın yaşamında gevezeliklerle kuşatılan, çirkinleştirilen, ört pas edilen, her gün ahlaksızlıkların, yalan dolanların ve boş lakırdıların içinde kaybolan bir şey. Bu genç adam bu şeyi muhafaza edebilmişti. Ölüm, bir karşı koyuştu bu, ölüm bir iletişim kurma çabasıydı, insanlar, esrarengiz bir biçimde onlardan kaçan o öze ulaşamayacaklarını hissediyorlardı; yakınlık uzaklaşıyor, coşkular sönüyordu, yalnızlaşıyordu insan. Ölümde bir kucaklaşma vardı.