“Büyük hırsızlar karanlıkların çocuklarıdır; aydınlıkta önlerini göremezler, gün ışığı gözlerini kamaştırır, tökezlerler ve yerlerde sürünürler. Bu yüzden kısa süren aydınlık çağları, bir vampir gibi tabutlarının içinde geçirirler. Sonra kapak açılır. Kapağı genellikle salağın biri açar. Artık Karanlıkana hırsızı korumaya hazırdır… İyi ruhlar mekânı çoktan terk etmişler, otoriteyi karanlığa bırakmışlardır.”
Hırsız ve Burjuva, neo-liberal dogmaların beslediği yeni bir ortaçağ tehlikesine dikkat çekmeyi amaçlayan, sebepsiz ve haksız zenginliği, sermaye birikimini eleştiren ironik bir roman…
12 Eylül 1980 günü, muhasebeci bir babayla öğretmen bir annenin oğlu olarak doğan Evren, çöplüklerden geçinen Ruhan, Evren’in hayallerini süsleyen bar kadını Gülgün, oturdukları yoksul mahalle, hırsız İsmail, işbitirici Hadim Bey, büyük ekonomik fırtınalarda bile, şansının ve Hadim Bey’in yardımıyla kayığını sakin bir limana ulaştırmayı her zaman başaran Mubah Şirketler Grubu’nun patronu kadın düşkünü Eyüp ve bütün bu kişileri hırsızlık bağlamında birbirine bağlayan, trajik bir sona götüren rastlantılar.
Belirgin olan tek şeyin belirsizlik olduğu, özgürlüğe sınırların konulduğu bir çağda, çağdaş bir isyan, Hırsız ve Burjuva.