Abdurrahman es-Sülemî’ye ait bu risalede Râbiatu’l-Adeviyye, Meryem el-Basriyye, Âfiyetu’l-Muştâke, Hesnâ bnt. Fîrûz, Acredetu’l-Ammeyye, Fatımatu’l-Berda’iyye, Fatımatu’d-Dımaşkiyye, Aminetu’l-Merciyye gibi sekseni aşkın sûfî kadının biyografilerini okuyacaksınız. Eser söz konusu özelliği ile meşhur tasavvuf ricalinin tarihini tamamlamaktadır.
Tasavvuf, mücahede, sabır, ilişki kesme, dünya sebeplerini küçümseme üzerine kaim olduğundan, kadınların fıtratları gereği bu hallere güç yetiremeyecekleri, dolayısıyla da tasavvuf ve haller ilminin sadece erkeklere ait bir ilim olduğu düşünülür. İşte bu risale, erkeklerin tekeline aldığı ve uzun zaman kendilerini ayrı tuttuğu bu alanda yüksek makamlara sahip sûfî kadınları bize sunmaktadır.
Kısa ve özlü olmasına rağmen bu risale sayesinde, sûfîlerin iyi bir değer olan sözleri ve tecellileri sûfî mirasına izafe edilmiştir. Bu değerler, bu abide kadınların diliyle gelmiştir.
Bu risale, birlik, hulûl ve ayartma bulanıklığından ve muhaliflerin sûfîleri yerdiği diğer hususlarda, arınmış olan saf tasavvufun parlak yüzünü ortaya çıkarmaktadır. Sûfîlerin beslendikleri ve ifade ettikleri sadece Kitap ve sünnettir.