1955 yılında yayımlanan Yaprak Fırtınası, Latin Amerika edebiyatında “büyülü gerçekçilik” diye anılan akımın ustası Gabriel García Márquez’in ilk önemli yapıtı. Bu uzun öykünün vurgulanması gereken bir özelliği de, Márquez’in yalnızca Yüzyıllık Yalnızlık değil, daha sonraki yapıtlarının da arka planını oluşturan düşsel Macondo kasabasının ilk kez bu kitapta ortaya çıkmış olması.
Dev bir muz şirketinin sömürüsünden artakalan çürümüşlük kokusunun kol gezdiği bu kasabada yapılmaması gereken bir cenaze töreninin öyküsü anlatılıyor. Tüm kasaba halkının nefret ettiği garip bir doktor ölmüş, yaşlı bir emekli albay da, sırf ona vermiş olduğu bir sözü yerine getirmek için halkın karşı koymasına rağmen yanında kızı ve torunuyla birlikte onu defnetme çabasına düşmüştür. Tıpkı Sophokles’in hoşgörüye dayalı bir ortak yaşamı ve birey haklarını savunduğu, bir direniş örneği gösteren ölümsüz tragedyası Antigone’de olduğu gibi. Cenazenin hazırlık aşaması ve Macondo’nun çeyrek yüzyıllık masalsı öyküsü, yarım saatlik bir süre içinde ve geriye dönüşlerle, bu üç kişinin farklı görüş açılarından anlatılmakta. Olağanüstü düş gücünün ürünü olan bu kitap, mucizeler yaratabileceğini çok iyi bilen bir yazarın usta işi yalın anlatımıyla sunulmuş bir başyapıt.