Ama göğsündeki sıkışma ve ağrı hâlâ devam ediyor ve gökyüzünü, tarlaları ve yolu kaplayan o kurşunî kasvet hâlâ varlığını sürdürüyordu; havada gene o aynı sonbahara özgü sis, ne daha kalın ne de daha ince bir tabaka halinde, kendi tekdüzeliği içinde aynı şekilde, çamurlu yolun, çatıların, arabanın ve de arabayı yağlarken ve ayarlarını yaparken kendi aralarında güçlü, şen seslerle konuşan şoförlerin koyun derisi paltolarının üzerine iniyordu.