Zaman bir dairedir; ne başını bulmak mümkün, ne sonunu... Hangi noktayı başlangıç sayalım ki, o noktadan karış karış giderek hâdiseleri oluş sırasına göre kaydedelim? Her birinin birbirinden ayrı, nereye dayandığı belli olmadan, sadece birbirine dayandığı malûm birkaç kibrit çöpünün kurduğu izafî nisbet ölçüsüyle zaman, rastgele herhangi bir yerinden tuttuğumuz ve ona göre, geri yahut ileri hareket etmekten ve aptal aptal sayı saymaktan başka çare bulamadığımız en girift vâkıa... Bu ölçüye vurulunca zaman, onu Nuh Tufanı kadar sert çizgilerle belirten büyük hâdiselere karşılık, sonsuz çöllerde sahibi meçhul bir ayak izi kadar küçük ve mahrem oluşlardan da kıymet alabilir.