Hak Dostlarından Hikmetler
İmâm-ı Rabbânî Hazretleri buyurur:
“Oturup kalkmamızda; kısacası bütün davranışlarımızda Cenâb-ı Hakk’ın rızâsını kazanmayı hedeflemeliyiz… İçimiz de dışımız da Hak Teâlâ ile birlikte olmalıdır.
Meselâ baştan aşağı gaflet hâli olan uykuya dalmak istediğimizde, yarınki ibadetlerimizi daha güzel ve zinde olarak yapabilmek için istirahat etme niyetini taşımalıyız. Bu maksatla yatıldığında, uyku da baştan sona ibadet olur. Nitekim «âlimlerin uykusunun ibadet olduğu»[29] rivâyet edilmiştir.”[30]
[Rabbine ibadet etmek için yaratılmış olan insanoğlu, son nefesine kadar bu hakîkatin şuur ve idrâki içinde yaşamaya gayret etmelidir. Gerçek bir mü’min, hayatının her ânında, Cenâb-ı Hakk’ın rızâsının arayışı içinde olur. Yine kâmil bir mü’min, bu arayış içinde yaptığı hiçbir hayrı kâfî görmez, devamlı artan bir hayır iştiyâkına sahip olur.
Hakk’a kulluk; sadece namaz, oruç, zekât ve hac gibi belli zamanlarda îfâ edilip tamamlanan ibadetlerden ibâret değildir. Hakk’a kulluk, bu ibadetlerle birlikte, güzel ahlâk ve muâmelât gibi, mü’minin her ânını kuşatan, ömürlük bir hayat nizâmıdır. Cenâb-ı Hakk’ın, ibadetler dışında da rızâsına uygun düşen bütün fiillere ecir vaad edip gazabını celbeden bütün fiilleri yasaklaması da bundandır.
Bu itibarla mü’min, ibadetler dışında kalan bütün beşerî davranışlarını da, Hakk’a itaat gibi ulvî bir gâyeye bağlayarak, onlar vesîlesiyle de Cenâb-ı Hakk’ın rızâsını kazanmaya gayret etmelidir. Nitekim bu hakîkatten dolayıdır ki yine;
İmâm-ı Rabbânî Hazretleri şöyle buyurur:
“Leziz yiyecekler ve güzel elbiseler hususunda nefsin hazzını ön plânda tutmamalıyız. Bunun yerine yiyecek ve içeceklerde, ibadetlere güç kazanma niyetini taşımamalıyız. Güzel elbiseler giyerken de; «Her mescide gidişinizde güzel elbiselerinizi giyiniz!» (el-A‘râf, 31) âyetindeki ilâhî emre itaat etme niyetini taşımalı, insanlara gösteriş yapmak gibi bir gâyemiz olmamalıdır...”[31]