Bazı çıkmaz sokaklarında kapılar bulunan, eve girercesine sokaklarına girilen İstanbul mahallelerinin; arabaların akışına ve hızına mukavemet eden bir tavrı ve tarzı vardı bir zamanlar. Bir tür eşiklik vasfı taşıyan bu mahalleler ve çıkmaz sokaklar, sanki sonu bir yere varmayan ‘medenî’ patikalar, ‘şehirli’ labirentler gibiydiler…
Doğaya meydan okuyup dağ başlarına açılan yolların sahibi arabalar otoban ve çıkar sokakların önünü açıyordu. Hız ve yeni hayat, şehrin sokaklarında bir sürtünmeye takılmadan akmalıydı. Araba Sevdası hız sevdamızın kadranı bir roman olarak çok dikkatli okunmayı hak ediyor.