Rodoslu Ahter, bir ailenin üç kuşağının Mısır'da başlayan, önce Rodos'ta, sonra Türkiye'nin çeşitli şehirlerinde, ama özellikle Ege'de, İzmir'de, kısmen de İstanbul'da süren hikâyesini, üçüncü kuşağın bir üyesi olan Ahter'e odaklanarak anlatıyor. Gerçek bir yaşamöyküsünden yola çıkılarak anlatılan roman, okuru 1920'lı yıllardan itibaren Rodos'un kale içi sokaklarında, İzmir'in Karşıyaka'sında, Eşrefpaşa'sında, İstanbul'un Boğaz kıyılarında, Beyazıt Meydanı'nda ve üniversite amfilerinde, Anadolu'nun unutulmuş köşelerinde gezdiriyor.
Mısır'da yaşayan varlıklı Mehmet Ali Ağa, ailesini ve yakınlarını da alarak Rodos'a yerleşir. Orada arazi alır, büyük bir malikâne yaptırır. Varlık içinde yaşayan ailenin işleri yıllar sonra bozulduğu sırada Rodos da Birinci Dünya Savaşı sonunda İtalyanların egemenliğine girmiştir. Mehmet Ali Ağa'nın oğlu Ratip Efendi kızları Ahter'le Bihter'i ve oğlu Ergün'ü alarak Türkiye'ye göçünce ailenin yaşamı tümüyle değişir. Ahter, ailesinin isteğine karşı koyarak büyük bir başarıyla üniversitede okur ve öğretmen olur. Aile o yıllarda kayıplar verse de, yoksulluk çekse de yine de sımsıkı kenetlidirler birbirlerine. Seçkin bir öğrenci, idealist bir öğretmen olan, hayata tutunma çabalarını mağrurca sürdüren Ahter'in hikâyesinde, onun tüm olumsuzluklara karşın tek başına gösterdiği mücadelesine tanık olacaksınız.