İdam mangasının kendisine ve arkadaşlarına doğrulttuğu silahlar, son dakikada Çar I. Nikolas’tan gelen bir tezkere üzerine ateşlenmedi ve Dostoyevski, gıyabındaki ölüm hükmünün Sibirya’da sürgüne çevrildiğini bu dakikadan sonra öğrendi. Şimdi o da bütün Rusyalardan gelen her cinsten adamı içinde barındıran kürek mahkûmluğuna gidiyordu. Fakat belki yukarıda yazdıklarını hayal bile edemeyecek bir halde… Ölüler Evinin Hatıraları, kurgunun her zaman hayatın peşinden koştuğunun en aşikâr örneği.