19. yüzyılın ilk yarısında İngiltere'den Avustralya'ya giden gemi, sıcak ve sisli bir günde durgun denizde rüzgarsızlıktan yol alamamaktadır. Bu zorunlu arayı önemsemeyen yolcular gemide bir balo düzenlerler. Gemidekiler, bu gerçeküstü parti havasına kendilerini hemen kaptırır, ellerinde içki kadehleri ile aşka doğru yelken açarlar; ancak hareketsiz duran gemilerinin tabanında küçük delikler çoktan açılmıştır. Geçiş Ayinleri'nin devamı olan Yan Yana'da yolcuların yaşadığı gerginlik. Golding'in olağanüstü üslubunda yankı buluyor. Her yerinden su almaya başlayan, batması an meselesi olan bu geminin esrik yolcuları, korku ve aşkı aynı anda yaşarken delililğin eşiğine gelirler. Gemi yavaş yavaş parçalara ayrılırken yolcular da yaşamlarını gözden geçirmeye başlarlar.