İnsanların birbirlerine yaptıkları hemen hemen hiçbir açıklamanın tümüyle doğru olduğu söylenemez. Hiçbirinin en ufacık bir ayrıntısının bile hiç maskelenmediği, azıcık olsun gerçeği saptırmadığı seyrek görülür, hem de çok seyrek.
Aybəniz Həsənovahas quoted7 years ago
Fazla içedönüklük, gerçekten insanı herkesten uzaklaştıran bir huydur,
Aybəniz Həsənovahas quoted7 years ago
İnsan ruhunun, ilginç durumlardaki kişilere karşı bir yufkalığı vardır. Örneğin, evlenen ya da ölen genç insanların her zaman iyiliği konuşulur.
Günay İmanovahas quoted3 years ago
Hayatta her zaman bulduklarından daha çok şey umarlar. Ama umduklarını bulamayınca da büyük bir üzüntüye kapılmazlar. Hemen yeni bir umut doğar içlerinde
iranaquluzadehas quoted5 years ago
Gerçek bir fikir edinebilmek için kadınları kendi evlerinde, kendi çevrelerindeki insanlar arasında, her zamanki halleriyle görmek gerekir. Bunun dışında her şey tahmin ve şanstan ibarettir ki çoğunlukla da kötü şans olur.
iranaquluzadehas quoted5 years ago
İnsan ruhunun, ilginç durumlardaki kişilere karşı bir yufkalığı vardır. Örneğin, evlenen ya da ölen genç insanların her zaman iyiliği konuşulur.
iranaquluzadehas quoted5 years ago
“İşte bizim en büyük derdimiz bu değil mi, baba? Dünyanın yarısı, öbür yarısının zevk ve eğlencelerini bir türlü anlayamaz.”
iranaquluzadehas quoted5 years ago
Eğer bir kız kendine evlenme öneren erkeğe evet mi, hayır mı diyeceğini bilmiyorsa, hayır, demelidir. Öyle ya, dünya evine böyle bocalama, kuşku içinde girilmez. İnsan hiç düşünmeden kabul edebileceği erkeği beklemelidir.
iranaquluzadehas quoted5 years ago
Emma bu kızdan daha kötü bir arkadaş seçemezdi. Harriet hiçbir şey bilmediği için Emma’ya, her şeyi bilir gözüyle bakıyor. Harriet böyle gurur okşayıcı bir cahillik ve toyluk içindeyken Emma kendi bilgisini artırmaya hiç gerek duymayacaktır, hem de kendini büsbütün bir şey sanacaktır.
Shura Verjenskayahas quoted6 years ago
Mr. Knightley öyle sinirli konuşmuştu ki, Emma onun niçin kızdığını anlayamamakla birlikte hemen lafı değiştirmek gereğini duydu.