Aslına bakılırsa, bildiği kadarıyla, Batı Yakasındaki dükkânlarda satılığa çıkarılan sözde antika niteliğinde sanat eserlerinin gerçek olup olmadıklarını sormak hiç akıllarına gelmemişti. O günün gelip çatması mümkündü. İşte o zaman balon patlayacak, orijinal parçaların piyasası dahi altüst olacaktı. Gresham Yasası gereği, sahte parçalar gerçeklerinin değerini ortadan kaldıracaktı. Gerçek şu ki, insanların bu konuda üç maymunu oynamalarının altında yatan sebep, mevcut durumdan herkesin mutlu olmasıydı. Üretim aşamasından sorumlu olan, muhtelif şehirlerin dört bir noktasındaki şirketler, istedikleri kârı elde ediyordu. Toptancılar eserleri satıcılara paslıyor ve simsarlar onları teşhir edip reklâmını yapıyordu. Koleksiyoncular ise sırf iş arkadaşlarına, dostlarına ve metreslerine caka satmak için ceplerini boşaltmaktan memnun, satın aldıkları sahte eserlerle evlerinin yolunu tutuyordu.