Burası Dersim!
Seyitlerin, ağalara yenik düştüğü diyar.
Burası Dersim!
Eşkıyalığın meslek sayıldığı Ağalar cenneti!
Bir gün bir İBLİS dadandı Munzur'un Ülkesine.
«Ağalar!» Dedi, İBLİS. "İsyan zamanıdır. Yetmiyor halkın kanı, canı!"
Seyitleri unutmadı hitap ederken. “Siz de dinleyin Canlar!” diye ekledi.
«Haydi, kullarınızı hazırlayın, isyan zamanı. "
Bütün ağaların ağzı sulandı.
Seyitler hala düşünüyordu.
Seyitler isyana taraf olmadığını görünce, Seyitlere bir mevki, makam, verdi, kandırdı, taktı peşine!
Bir kadın koşuyordu, ayaklar çıplak çocuğunu bombalardan korumak için.
Bir adam koşuyordu, aklını yitirmiş, alevler içindeki evini seyrederken.
Sonunda; Seyitler darağacına, halk sürgüne, Ağalar, geyik eti yemeye…
Dersim isyanı, başka bir isyan için zamana teslim edildi!
Biletler kesildi, Yolcular sıraya girdi.
Elaziz tren garında bir ses kulakları tırmaladı;.
“Tokat'a gidecekler buraya! Edirne'ye gidecekler yan tarafa…!”
Kızı Yozgat'a giden vagonda… Kendisi Edirne vagonunda!…
Son kez el salladılar birbirine.
Ağlamak değildi onlarınki, yaşarken boğulmaktı gözyaşlarında…
Bir kadın ağlıyordu üç numaralı vagonda!
Yırtık ayakkabısı kendisinde kalmıştı.
Son tren Elaziz garından hareket ederken; Fidan'ın sesi yankılandı Meryem dağının eteklerinde!
Dersim dört dağ içinde
Gülü bardağın içinde
Dersimi hak saklasın
Bir yârim var içimde
…
İblis, uzaklardan, olanları seyredip, zaferini kutluyordu.