Geçmişten geleceğe tarihi gelişmelere ışık tutarken, tarihin bıraktığı izleri irdeleyen İlber Ortaylı Osmanlı'yı keşfetmeye devam ediyor. Ortaylı bu sefer okuru Osmanlı'yı "üç kıtaya hükmeden" yöneticileri ve yönetim şekliyle, Akdeniz dünyasındaki hakimiyetiyle, “millet” sistemiyle, 18. yüzyıl Avrupa'sında değişen devletler dengesindeki rolüyle ve şehirlerdeki yaşam biçimiyle kısacası kendine özgü kimliğiyle keşfetmeye davet ediyor…
«Osmanlı İmparatorluğu Marmara Bölgesi'nde küçük bir beylik olarak doğdu, gelişti; fakat bu ilk yılların üzerinden daha 150 yıl geçmemişti ki Balkanlar'da ve Ege'de hâkimiyeti tesis etti ve bu Balkan hâkimiyeti hemen hemen bugünkü Yunanistan'ın tamamını kapsadı. Çok kısa bir süre sonra Adriyatik, Tuna Nehri, Karadeniz kıyıları ve Mezopotamya'ya kadar uzandı.
İkinci asrında Akdeniz'in batı yakası hariç, kuzeyi ve Kuzey Afrika da dahil çepeçevre saran bir imparatorluk olmuştu. Yani başka bir deyişle, gerek müesseseleri, gerek hayatı, gerek üniversalist hâkimiyet anlayışı ve gerek coğrafyası itibariyle üç kıtaya hükmeden bir imparatorluk oluştu…
Akdeniz dünyası üzerinde kurulu olan Osmanlı İmparatorluğu bu bölgenin son muhteşem imparatorluğuydu ve onu bütün kültürleri, bütün mirasıyla birlikte barındıran ve çağdaş dünyaya taşıyan, asıl tarihî vazifesi de bu olan bir imparatorluktu.”