Kesin zaferin rehavetine kapılmışlardı. Bir kısmı savaştan kopmuş ganimet topluyordu. Arkadan hücuma uğranınca yapılan hata anlaşıldı. Hemen toparlanmaya çalıştılar. Fakat Halid'in hücumunu kaçmakta olan müşrikler de görmüşlerdi. Geri döndüler.
Müslümanlar artık iki taraflı saldırı kıskacındaydılar. Şaşkınlık, dağınıklık, komutadan kopma tehlikeyi iyice büyütmüştü.
Çok geçmeden savaş müslümanların aleyhine döndü. Şimdi tam bir kargaşa yaşanıyordu.
Hz. Peygamber'in çevresi açılmış, bir avuç müslüman onu korumak için canlarını siper ediyorlardı.
Bu sırada İslâm'ın gurbetteki ilk dâvetçisi, hicret yurdunu hicrete hazırlayan güzel insan, yiğit sancaktar Mus'ab bin Umeyr şehid edildi. O, Rasûlullah'a (s.a.v) benzeyen biriydi.
«Muhammed öldü!» diye bir ses duyuldu ve kulaktan kulağa yayıldı. Bu, müşrikleri daha da ateşlemiş, mü'minlerin ise şevkini kırmıştı.