Bunun üzerine kabil dedi ki, Eğer doğru anladıysam, efendi ve şeytan bahse girdiler, ama eyub tann ile şeytan arasındaki bir bahsin kozu olduğunu bilmemeli, Kesinlikle, diye bir ağızdan haykırdı melekler, Efendi'nin tavn bana çok dürüst gelmiyor, dedi kabil, kulağıma çalman şey doğruysa, eyub zengin olmakla birlikte, iyi biri, dürüst biri, üstelik de çok dindar, hiçbir suç işlemedi, mallarını kaybederek nedensiz yere cezalandırılacak, ola ki, birçok kişinin dediği gibi, efendi belki adildir, ama ben böyle olduğunu sanmıyorum, İbrahim'in başına geleni hâlâ
hatırlıyorum, tanrı onu sınamak için oğlu ishak'ı öldürmesini emretti, bence, eğer efendi kendisine inanan kişilere güvenmiyorsa, bu durumda bu kişiler neden efendi'ye inanmalı, anlayamıyorum, Tann'nın niyetlerine akıl sır ermez, biz melekler bile onun düşüncesine nüfuz edemeyiz, Efendi'nin niyetine akıl sır ermediği şeklindeki bu nakarattan yoruldum, cevabını verdi kabil, tanrı sürekli olarak kendini ürkünçlüğün, kaygının içine kapamak yerine billur gibi şeffaf ve berrak olmalı, kısacası, tanrı bizi sevmiyor, Sana yaşam veren o, Yaşam bana babam ve annem tarafından verildi, ikisi de tenlerini bir araya getirdiler ve ben doğdum, bildiğim kadarıyla bu edim sırasında tanrı orada değildi, Tanrı her yerdedir, Özellikle öldürme emri verirken, sodom'da yanarak ölenler arasındaki tek bir çocuk bile onu gözünün yaşına bakmadan mahkûm etmeye yeterlidir, ama tanrı için adalet boş bir kelime, şimdi bir bahis nedeniyle eyub'e ıstırap çektirecek ve kimse ondan hesap sormayacak, Dikkat, kabil, çok konuşuyorsun, efendi seni er ya da geç işitir, seni cezalandıracaktır, Efendi işitmez, sağır o, her yandan ona yakarıyorlar, yoksullar, bahtsızlar, talihsizler, dünyanın kendilerine çok gördüğü yardımlar için ona yakarıyorlar, ama efendi onlara sırtını dönüyor, ibranilerle ittifak kurdu, şimdi de şeytanla anlaşıyor, bunun için tanrı olmaya gerek yok.