Nietzsche, Ecce Homo'da, kendi değişim süreçlerini ve eserlerinin ortaya çıkış öykülerini anlatır ve "Üst İnsan" kavramına model olarak kendisini ortaya koyar. «Neden Böyle Bilgeyim?», «Neden Böyle Akıllıyım?», «Neden Böyle İyi Kitaplar Yazıyorum?» gibi sorularla çalışmanın başlangıcında kendisini ameliyat masasına yatırır Nietzsche. Ardından da eserlerinin hangi dönemde, hangi şartlar ve sağlık koşulları altında, hangi esinlenmelerle yazıldığını detaylı olarak anlatır. Bütün anlattıklarına karşın, ironik bir şekilde, sık sık kendisinin anlaşılmasını beklemediğinden de dem vurur ve ekler: «Bir gün korkunç bir şeyin anısıyla birlikte anılacak benim adım, yeryüzünde eşi görülmemiş bir bunalımın, en derin bunalım krizinin; o güne dek inanılmış, istenmiş, kutsal görülen ne varsa, hepsine karşı yöneltilecek bir son sözün anısıyla.»
Papazlardan, ideallerini insanlığın önüne koyanlardan ve hatta Almanlardan her fırsatta tiksindiğini söyleyen Nietzsche, kaderin garip bir cilvesiyle, 20. yüzyılın başlarındaki o korkunç cinnet dönemindeki Hitler faşizmi ile birlikte anılır bazılarınca. Belki de bu eseri en ilginç kılan belirlemesi de budur: Reddettikleriyle birlikte anılması ve fakat bunu öngörerek sıradışı saymaması…