Herkes, beni sırf " yazarım"Sanıyor!Yanılıyor!Oysa ki: Ben hem yazarım;Hem de “silerim”.Tıpkı: Silgili bir kalem gibiyim:Bir yanım: Yazar,Diğer yanım da siler.Kendi defterimin “kar” beyaz sayfalarında:Doğru ve güzel olanı yazmaya çabalarken;Diğerlerinin defterlerindeki yanlışları,Görmemezlikten gelemem!Nerede bir yanlış görsem;Düzeltmeden de duramam!Ya yanlışı silerim! Ya da sayfayı
KELEBEĞİN ÇİLESİEy!Sadekul Veysel;Biliyorsun ki!Marifet: Doğruları bilmekte,Değil;Doğruları söyleyebilmektedir.Şimdi!Söyle, sen de doğruları;Anlat, herkese kıssayı.Arif olan; mutlaka alır hisseyi.Bu, öyle bir kıssa ki!Tam bir: «Yetişkin Masalı".Kahramanları ise:Eli asalıUzun sakallı,Yaşlı-başlı:Hırpani bir dervişle,Yeşilimtırak bir kurtçuk (tırtıl).Derviş;Küflü, karanlık ve boğukKüçük, yalın ve de soğuk!Tek oda, çilehanesinde:Günlerdir:Yarı açYarı tok,Uykusuz ve yorgun.Ama!Ruhen, oldukça dingin!Çilesini çekmekte…Derviş;Bağdaş kurmuş!Yere, öyle oturmuş.Altında: şiltesi yok!Oturduğu yer kuru.Sofrasında: azığı yok!Çanakta, ekmeği kuru.Ama!Rahlesi: kitap,Testisi: su,Kalbi ise imanDolu!İlahi aşkın etkisiyleBirazcık daDeli!İdi.Çile günlerinde:Kafasındaki, zaman kavramını yitirmiş;Gündüz ile gecenin farkını bitirmiş,Bir halde!Zihninde: sürekli “pirinin sözlerini «tekrarlamakta.Çoğu kez,O sözler; odanın içinde de yankılanmakta!İdi.Her fırsatta piri:«-Evlatlarım!Nefis!Nefes gibidir:Yokluğu ölüm,Çokluğu zulüm;Getirir.”Diyordu!Ve sürdürüyordu.…»İnsanoğlu;Fiziki çelimsizliğine rağmen,Yaradanın kendisine bahşettiği:Metafizik güçlerin sayesinde;Yeryüzündeki: yaratılmışların hepEn üstünü! İdi.Ama!Şimdiki gibi: Egemeni değildi;Ne yeraltının, ne de üstünün!O zamanlar;Her canlının dilinden anlar idi.Diğerleri gibi: Kendisinin deHem av hem de avcı olduğunu,Yaşam çarkının: Böyle döndüğünü;İyi bilirdi.”…«Bu durum:Adına: Kibir denilen!Yedi başlı canavarın!İnsanı, teslim almasına kadar sürdü.Sonrasında;Canavar, insandan; insanlığı sürdü.»«Kibirdir: İnsanlığı hasta eden alamet.Günlerden, bir gün:Dervişin gözü, duvarın yukarısına takıldı.Uzun uzun, köşedeki bu noktaya bakındı.Karşısındaki köhne duvarda:Bir " ipek böceği tırtılı" vardı.İleri geri salınarak; kozasını örüyordu.Ağının arasından, o da dervişi görüyordu.Ama!Epeycedir; hiç ilgilenmez görünüyordu.Kozanın kapanmasına, çok az kalmıştı.Tırtıl, son bir kez; başını dışarı çıkarttı.Birden!Dervişle, göz göze geldi.Dervişi ise ani bir merak aldı.-Senin ne işin var? Orada.Diye, içinden geçirdi.-Sen, bu odada; ne yapıyorsan?Ben de onu yapmaya çalışıyorum.Diye, tırtıl cevap verdi.Derviş, duyduklarına inanamadı!Oldukça, şaşırmış ve kendinden şüphe eder;Bir halde, etrafına baktı!Tırtıl ise; rahat konuşabilsin diye:Kozadan başını dışarı uzattıDervişi, daha fazla merakta bırakmadan:Konuşmaya devam etti:-Görüyorum ki çok şaşırdın!-Ama! -İnan! Bunda, şaşıracak çokBir şey yok!Dervişin, sevinçten gözleri parladı.Ve birden, “pirinin sözleri” kulaklarında çınladı.Piri: Bir gün şöyle söylemişti:"İnsan,Ne zaman kiNefsinin kirindenYani kibrinden;Arınır!İşte! O zaman:Yaradılış melekelerini;Geri kazanır!Böylece,O âlemin dilinden tekrar anlar…Âlem ise onu tekrar kucaklar…”Demişti.Tırtıl, tekrar söze girdi.Ve hiç ara vermeden;Konuşmasını sürdürdü:-Ben, buraya bahçedeki;Dut ağacından geldim!-Doğduğum günden beri:Maalesef hep sürünüyorum!-Ne zaman ki varlığımı bildim;Kendimi,Hep yaprak peşinde buldum!-Sürünmekten bıktım artık!Dönüşeceğim!-Atalarımın anlattıklarına göre:Günlerdir, ördüğüm şu kozaya:Birazdan, tırtıl girip;Kelebek olarak çıkacağım!-Her ne kadar,Benim bu halime:Başkaları,"başkalaşım” dese deBen kimseye, asla başkasıDiyemem!-Tabi ki boşuna değil;İkimizin de, çektiği çileler:Senin gibi, ben de geçmişi;Geride bırakacağım!Ve sonunda, mutlaka özgür kalacağım!-En önemlisi ise,Artık; bundan böyle bir yerden,Bir yere sürünerek Değil,Kanatlarımın gücüyle gidebileceğim!Istırap: içindeki, karanlıktan,Kurtulmak için;Karanlıkta kalmak!Da değildir.Istırap; bizzat «dönüşümün” kendisi!Olmakla birlikte;Tez geçer. Yürekteki «sancısı"…Son olarak da:-Kısmetse! Görüşürüz: Haftaya ?-Tabii ki! Seni burada bulabilirsem (?)Dedi.Kozaya öyle girdiVEYSEL TOPALOĞLU (ŞAİR SADEKUL)
Özetle, diyenler için;Gazi üniversitesi, iktisadi İdari Bilimler Fakültesi, Maliye Bölümünden mezun oldum. Askerliğimi, yedek subay olarak yaptım. Uzun yıllar; bir bankada: Mali Analist ve Şube yöneticisi (Müdür) olarak çalıştım. Evli, barklı, çocuklu; kendi halinde ve mutlu bir insanım.. VEYSEL TOPALOĞLU