bence, mucize gerçekçide hiçbir endişe uyandırmaz. Gerçekçide iman uyandıran mucize değildir. Gerçekçi, imansızlık yolunu tutmuşsa bir mucize görse bile kendinde buna inanmamasını sağlayacak kuvvet ve kabiliyeti bulur. Mucize inkâr kabul etmez halde bile olsa boyun eğmez; hislerine sırt çevirir. Kabule yanaştığı takdirde bunu mucize saymaz, şimdiye kadar bilmediği tabii olay şeklini de görür. Gerçekçinin imanı mucizeden doğmaz; iman, mucizeleri doğurur. Böyle kimse bir kere iman edince artık kendi gerçekliğinin zarureti olarak mucize imkânını da kabul etmek zorundadır. Havari Thomas, görmeden inanmayacağını söylemiş, gördükten sonra “Rabbimsin, Tanrımsın!” demişti. İnanmasına mucize mi sebepti? Her halde değil; inanmak istediği için inanmıştı. Hattâ belki “Görmeden inanmayacağım” dediği zaman bile varlığının en saklı köşesinde tamamen iman etmişti.