bookmate game

Recep Şükrü Güngör

  • Kutbettin Odabaşıhas quotedlast year
    bence, mucize gerçekçide hiçbir endişe uyandırmaz. Gerçekçide iman uyandıran mucize değildir. Gerçekçi, imansızlık yolunu tutmuşsa bir mucize görse bile kendinde buna inanmamasını sağlayacak kuvvet ve kabiliyeti bulur. Mucize inkâr kabul etmez halde bile olsa boyun eğmez; hislerine sırt çevirir. Kabule yanaştığı takdirde bunu mucize saymaz, şimdiye kadar bilmediği tabii olay şeklini de görür. Gerçekçinin imanı mucizeden doğmaz; iman, mucizeleri doğurur. Böyle kimse bir kere iman edince artık kendi gerçekliğinin zarureti olarak mucize imkânını da kabul etmek zorundadır. Havari Thomas, görmeden inanmayacağını söylemiş, gördükten sonra “Rabbimsin, Tanrımsın!” demişti. İnanmasına mucize mi sebepti? Her halde değil; inanmak istediği için inanmıştı. Hattâ belki “Görmeden inanmayacağım” dediği zaman bile varlığının en saklı köşesinde tamamen iman etmişti.
  • b0513485354has quoted2 years ago
    Tam tersine bu, bambaşka, son derece şahsi, başkalarını hiç ilgilendirmeyen ve Alyoşa’ya etrafta her şeyi unutturabilen iç kapanıklığıydı. Yoksa Alyoşa insanları severdi, bütün ömrünce onlara tam bir inançla bağlanmıştı. Gene de hiç kimse delikanlıya budala ve saf biri gözüyle bakmamıştı. Halinde, insanların yargıcı olmak istemediğini, hüküm verme işini üstlenmekistemeyeceğini ve hiçbir şeyi kınamayacağını belirten bir ifade vardı. Sanki her hareketi hoş karşılayıp, ayıplamıyor gibi görünüyor, gene de çoğu zaman acı acı üzülmekten kendini alamıyordu
  • b0513485354has quoted2 years ago
    bilâkis, sakin, samimi olduğunu anlardı. Arkadaşları arasında kendini göstermeyi sevmezdi. Belki bu yüzden kimseden çekindiği de yoktu, halbuki çocuklar pervasızlığıyla gururlanmadığını, âdeta cesaret ve pervasızlığının farkında olmadığını görüyorlardı. Hiç kin tutmazdı. Kalbini kırmış bir arkadaşının sonradan söylediği bir sözü cevapsız bırakamaz, yahut saf, içten, aralarında bir şey olmamış gibi bilerek affetmiş hali de yoktu; saydırmaya başlardı. Hem de bunu yaparken hakareti, nasılsa hakaret saymıyor, böylece çocukları büsbütün kendine bağlıyordu
  • b0513485354has quoted2 years ago
    Tanrısızlık; yerden göğe yükselmek için değil, göğü yere indirmek kastiyle inşa edilmiş bir Babil Kulesidir
  • b0513485354has quoted2 years ago
    tevazu, iradeyi mutlak bir hâkimiyet şeklinde belirecek yerde iblisçe bir gurura saplanır, yani hürriyete kavuşturmak şöyle dursun esaret zincirleri takar
  • b0513485354has quoted2 years ago
    Sızlanmalar, kanayan yarayı büsbütün azdırmak ihtiyacından başka şey değildir.
  • b0513485354has quoted2 years ago
    Yakınlarınızı daima artan bir gayretle sevmeyi deneyin, içinizdeki sevgi çoğaldıkça Tanrının varlığına da, ruhunun ölmezliğine de kanaat getirmeye başlarsınız. İnsanları sevmekte tam bir nefis feragatına varabilirseniz yüzde yüz inanır, ruhunuz artık hiçbir şüpheyle kararmaz
  • b0513485354has quoted2 years ago
    Söylediklerinizin aynısını bana önceleri bir doktor anlatmıştı, dedi. Yaşlı, akıllı bir adamdı. Sizin gibi açık, şaka eder gibi, ama hüzünlü bir şaka havasıyla konuşuyordu. “İnsanlığı sevdiğim halde kendi kendime şaşıyorum, diyordu. Toplu olarak insanları sevdikçe kişilere karşı sevgim o nispette azalıyor. Hayalimde, olanca ihtirasımla insanlığa hizmet etmeyi kurduğum çok olmuştur, gerekirse bu uğurda kendimi feda edebilirdim. Gel gelelim, kimseyle aynı odada iki gün bile geçiremem; bunu deneyerek biliyorum. Yaklaşan kimse şahsiyetimi eziyor, hürriyetimi hudutluyormuş gibi geliyor bana. Yirmi dört saat içinde en iyi insandan nefret edebilirim. Birinden, sofrada yemeği ağır yediği, öbüründen, nezlesi var, durmadan burnunu temizliyor diye, insanlar bana temas eder etmez onlara düşman kesiliyorum. Ama kişilere nefretim arttıkça genel olarak insanlığa sevgimiz o nispette artıyordu.”
  • b0513485354has quoted2 years ago
    İvan Fedoroviç küçümser bir biçimde omuzlarını oynattı, başını öteye çevirerek yola bakmaya başladı. Eve kadar hiç konuşmadılar.
    ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
    ŞEHVET DÜŞKÜNLERİ

    I
    UŞAKLAR ODASINDA

    Fedor Pavloviç Karamazov’un evi şehrin merkezinde olmamakla beraber pek kenarda da sayılmazdı. Eskiceydi, ama sevimli bir dış görünüşü vardı.
fb2epub
Drag & drop your files (not more than 5 at once)